Ramiz TAYFUR

Sans-serif

Aa

Serif

Aa

Font büyüklüğü

+ -

Satır yüksekliği

+ -
Gündüz
Gece
Gün Batımı

At Gözlüğü İle Gördüğümüz Türkiye!

Ne zamandır ne kişisel, nede siyasi bir yorumda bulunmuyordum. Aslında yorum yapmak istemiyordum çünkü yorumlayasan da yorumlamasan da değişen hiçbir şey yok. Geçmişten günümüze izlenen yanlış politikaların doğurduğu sorunlardan çoğu vatandaş bi haberdi. Hala bi haber gerçi. Çoğu vatandaş ülkenin idari yönetimine öylesine güveniyor ki, yok yok yapmazlar, diyerek geçiştiriyor. Kimse ayrıntısına takılmıyor. Bugün Yunanistan’a bakıyoruz; adamların nasıl bir kriz içerisindeyken (söylentilere göre amerikanın borçları silmesi sonucunda) böylesine bir değişimin içerisine girmesi, hadi herşeyi geçtim. Milletvekillerinin altından gereksiz masraf diyerek makam arabasını alan, vatandaşa, işçiye dabıl zam yapan onları düşünen bir başbakan düşünelim. Yahu bu adamların borçlarını amerikanın sildiğini düşünelim. Hadi amerikanın komutuylada politika uyguladıklarını düşün, arkadaşım adam yine vatandaşı düşünüyor. O halkın arasında geziyor. Arkasında konvoylar boyu bir koruması yok? Kibri hiç yok. Hee rant için bi yerleri satar bişeyler yapar ona yorumum yok. Bugün yok diye yarında olmayacak anlamına gelmiyor. İdari yönetimi ele aldıklarında bizim ülke yöneticilerimiz de aynı şekilde başlamıştı. Bülent Arınç çıkıp kendi adamını satıyor, Melik Gökçek’e parsel parsel yurdumun başkentinin topraklarını sattın diyor. Arkasından bir gün sonra başbakan basın açıklaması yapıyor, dayanak olmadan böyle asılsız iddiaalarda bulunmak yanlıştır diyor. Konu kapanmıştır, diyerek konuyu kapatıyor. Kendi kendilerini bitiriyor ifşa ediyorlar ama kimsenin sesi çıkmıyor. İşin tuhaf kısmıda bu zaten. Ukranya’da bakan ve yardımcısını yolsuzluktan canlı yayında tutukluyorlar, bizim hukuk altyapısı yada yargı altyapısı diyelim bu tür konularda hep üç maymunu oynuyor. Nedeni ise aslında çok basit. Yargı tamamen onların elinde, her kolda üzerini örtebilecek adamları var. Yanlış politika diyoruz ancak daha öncede yazmıştım bu konuyu. Ülke standartlarının üzerine çıktı. Ulaşım ve sağlık konularında örnek teşkil edecek altyapıya sahibiz. Sağlık konusunda örnek teşkil derken tamamen varolan beton yığınlarından ve vatandaşın kurtulduğu hastane kuyruklarından bahsediyorum. Yoksa iş tedaviye gelince yine aynı değişen birşey yok. Haftalar süren randevu tarihleri ve hastaya karşı yetersiz ilgiden bahsediyorum.

Şimdi ülkenin mali yönetimi açısından yanlış politikalarına bakacak olursak eğer, ülkemize sığınan Suriye’lilerin Türkiye’ye maliyeti şu ana kadar 5.5 milyar dolar olmuş. Azımsanacak bir rakam değil. Kaldı ki o Suriyeliler sayesinde işverenler bayram ediyor. Bedava işçi çalıştırmanın gururu ile adamlara ekmek parası kazandırdığını düşünüyor. Normal insan gücünün üzerinde çalıştırarak asgari ücretin yarı parasına çalıştırıyorlar. Bunca yapılan masraf yine bizim gereksiz faturalardaki masraftan tutunda, ödediğimiz vergilerden çıkıyor. Haa normal kardeşim sonuçta savaştalar! Ama aynı Suriyeliler bu ülkenin esnafının dükkanını talan ediyor, hırsızlık yapıyor, gasp yapıyor, dileniyor, sokakları kirletiyor. Yok kardeşim ben böyle sığınmacılara karşıyım. Ülkeyi b*k götürüyor, trafik ışıklarında anlaşmışlar arabaların önünü kesiyorlar düğün arabası gibi nedir arkadaşım bu, neyi destekliyor? Nasıl bir politika uyguluyoruz. Az önce Yunanistan’dan bahsetmiştim. Bakanların altından alınan arabalar demiştik. Sırf gereksiz masraf diye o arabalar altından alınmıştı. Bizim devlet büyüklerimiz neler yapıyor peki, olay sadece Suriyelilerle bitmiyor tabi ki.

Gazze’nin inşası için Filistine şimdiye kadar 1.5 milyar dolar para ödenmiş. Buna karşı değilim helali hoş olsun lafım yok! Afrika ülkelerine de 3.5 doları aşmış yapılan yardımlar. Buna da eyvAllah. Türkiye geçen sene yaptığı 4.5 milyar dolarlık yardımla, dünya’da ilk 3’e giriyor amerika ve ingiltere’den sonra. Cömert bir ülkeyiz vesselam ama içe değil dışa! Cumhurbaşkanı 500 milyon dolara saray yaptırıyor Türkiye’nin dış ülkelere karşı izlenimi için. 1150 odalık bir saray. Klozet maliyetinin 600 bin lira, Altın işlemeleli bardakların tanesinin bin lira maliyeti olan bir saray. Camlar ABD’den ithal getiriliyor. Elektrik, su, doğalgaz, bahçe masrafı aylık 21 milyon lira. Senelik temizlik masrafı 104 milyon lira. İzlenim sonuçta, bunlar olacak. Daha sarayın elektrik faturasını ödeyemeyip o saray’da oturmalarıda ayrı bir komedi zaten. Ayrıca 50 odalı ilave rezidans yapılacak. Çocukları torunları ata binsin diye manej yapılacak. Taze yumurta yesin diye, bıldırcın kümesi yapılmış oh ne ala! İstanbul’da otursun diye de Vahdettin Köşkü tahsis edildi. Dolmabahçe Sarayı’nı Beylerbeyi Sarayı’nı Yıldız Sarayı’nı kullanıyor. Dört tane uçağı vardı, 185 milyon dolara yeni uçak alındı. Savarona’yla geziyor. Yahu ver parasını hiç önemli değil. Örtülü ödenekten 7 milyar lira harcadı.Dünyada görmediği yer kalmadı, 95 ülkeye gitti. 315 defa yurtdışı seyahati yaptı. 12 senedir iktidarda, 2.5 senesini yurtdışında geçirdi. Geceliği 20 bin dolarlık otellerde kalıyor, üstüne harcırah alıyor. Huber Köşkü sanırsın Abdullah Gül’ün babasının malıdır, emekli olduğundan beri orada oturuyor. Fitre 10 lira, diyanet işleri başkanına 1 milyon liraya Mercedes alındı. Devletimizin makam araçları her sene 2 milyar liralık benzin yakıyor. Milletvekillerinin odaları yenilendi, mobilyalara 4 milyon lira harcandı. Ayakkabı kutusunda para, yatak odasında kasalar yakalandı, faiziyle iade edildi. Yahu memleketim bu uyuyan millet olduktan sonra çok daha kötü faturalar, gecesinde tavan yapan dolar sayesinde çok daha beş parasız kalacak. 2 ay öncesine kadar 100 TL’nin dolar karşılığı 87 dolar iken bugün 38 dolarsa gerisini siz hesap edin. Sadece nefes alıp veriyoruz. Emeğimizin bunlar karşısından bir anlamı yok. Yine doğalgaza, elektriğe, suya bindiriyorlar faizi, Bindirin anasını satayım ne olacak ki vatandaş sizden zengin nede olsa. Hepsini geçtim. Geçen çok güldüm. CHP emeklilere bayramda iki maaş ikramiye vereceğini açıklamış. Herkesin bir politikası var seçilirse uygulamaya çalıştığı. Şu bir gerçek ki gelen de geçen de bi Ecevit tanırım onun dışında hepsi soyguncu çıktı. “Adam kim, yiğit kim” denilen Ahmet Kiziroğlu’nun başbakan olmadan önce oturduğu villaya, aylık 46 bin lira kira ödeniyordu. Aynı Ahmet, Kılıçdaroğlu’na Kimin cebinden veriyorsun? Nasıl veriyorsun? Nereden bulacaksın bu parayı? Gelecek nesillerin mirasını mı harcayacaksın? diyormuş. Ulan bu kadar pişkinlik olamaz be arkadaşım. Ulan bari konuşma ya! Yediklerinizin yanında milleti eleştirmeyin. Tamam Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı konuda ayrı bir gülünç konuda bari sen konuşma be arkadaşım! Yazdıklarımdan kesinlikle CHP taraftarı olduğum anlaşılmasın! Kesinlikle böyle birşey söz konusu değildir. Ha partiyi kötülediğimden de bu ayrıntıyı paylaşmıyorum. Sadece o partiyi hak eden yöneten bir genel başkana sahip değiller ve bende zaten taraftarı biri değilim ondan belirtiyorum. Biz yine din kardeşlerimizden, mazlumdan, haktan yana olacağız. Gerisi teferruat…

 

3 Yorumlar

  • yakupppp
    3 Nisan 2015 at 16:40

    Bu memleket bu saatten sonra at gözlüğü insanlarla saltanat sürecek yapacak bişey yok!

  • Kerem Ö.
    24 Mayıs 2015 at 20:41

    Evi barkı yıkılan, ölümden kaçan misafirlere pislik olarak yaklaştın dışladın. Ayıptır kardeşim, onlarda insan bizim gibi. Bizde de hırsız var, bizde de eşkiya var.

    Saray yaptırdı dedin, kendine yaptırmış gibi. Güçlü bir ülkeyiz daha görkemli olsun demen lazım. Camını, tuvaletini araştırmışsın, Türkiye Cumhuriyeti gibi BÜYÜK bir ülkeye saray yapılıyor tabiki iyisi olacak. Ülkeni küçümseme kardeşim ayıptır. Bak bir şey olursa sizin gibiler ülkesini küçümser savaştan kaçar! Geçmişimizde senin gibiler yoktu araştır.

    Dış güçlerin istedikleri gibi bir milet oluştu sizin gibi.

    Sağlık sorunu devam ediyor dedin, ayıptır kardeşim, randevu sorununu bildir bak neler oluyor.

    Ayakkabı kutusu falan filan, ülkenin yarısının oy verdiği yönetime hırsız dedin. Sadece ve sadeca savaş uçağı üretiminde elde edilecek geliri araştır derim, çalınabilecek bir para değil.

    Örneğin kendi uydumuzu yaptık, alt yapısı bize ait bir iletişim ağımız oldu! Bu yazıya bunu neden eklemedin?

    Bu sadece tek bir örnekti, sende biliyorsun neler yaptıklarını! Neden at gözlüğüyle yazıyosun kardeşim.

    • Ramiz
      26 Mayıs 2015 at 13:15

      Kerem öncelikle at gözlüğü takan vatandaşlardan birini yani seni tanımaktan dolayı memnun olmadığımı belirtmeliyim. Suriye’li bir annenin kız çocuğunu ağaç dibine işetmesine şahit oldun sen? Ben şahit oldum! Peki Suriye’li dilenen bir kadının kıçından ayrılmadığına, dilendiğine para vermediğin zaman da sırtını yumruklamasına şahit oldun mu? Ben şahit oldum. Vatandaşın evini, dükkanını talan eden, hırsızlık yapan Suriye’li insanlara şahit oldun mu? Ben buna da şahit oldum. Arkadaşım burası Türkiye! Herkes haddini bilecek. Bu ülke yardım etmiş onlara kapılarını açmışsa yediği kaba pislemeyecek! Sen bunların istisna olduğunuda düşünebilirsin ancak bunlar azımsanmayacak kadar çok ve hergün yaşanıyor. Semtleri b*k götürüyor bu yüzden bunları biliyormusun? Eminim bilmiyorsundur. Saray yapılması bir ülkenin dış ülkelere izlenimi açısından mükemmel bir mimaridir. Bunu Abdullah GÜL döneminde neden düşünüp yapmadı? Neden kendi için böylesine özenle adımlar atıyor ve sonucunda Türkiye’nin bir sarayı oldu diyor. Sanki ölmeyecekmiş gibi neden hareket ediyor? İşçi’ye %5 zammı çok gören devlet büyükleri kendilerine neden dabıl zam yapıyor. Cumhurbaşkanı olacağı ay 9000 lira birden zam aldığını biliyor muydun? Eminim bilmiyorsundur ve o cumhurbaşkanı tabi yapılacak diye o at gözlüğü ile düşüncelerini dile getirdiğin beyninden geçiyordur. Neyse Ülkeyi küçümseme demişsin. Yazdıklarım sapma payı olmadan tamamen samimi eleştirilerdir. Ben kendimle muhasebe yapan ve yanlışlarımı her fırsatta düzeltmeye çalışan bir vatandaşım. Keşke bu felsefemize devlet büyüklerimizde sahip olsalar. Benim gibi ülkesini yücelten vatandaş sayısı her geçen gün azalıyor ve yazdıklarımın ülkeyi küçümsemekle alakasıda yok aslında ama senin yorumuna şaşırmıyorum. Bak bir şey olursa sizin gibiler ülkesini küçümser savaştan kaçar demişsin. İnan buna güldüğüm kadar hiçbir yorumuna gülmedim. Öncelikle beni uzaktan yakından tanımadan böylesine abuk bir yorum yapmanı cahilliğine veriyorum. İnsanlara cahil demeyi sevmem ancak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanlar bana yorum yaptığı zaman haddini bildirmek, benim boynumun borcudur. Güneydoğuda uzun süre görev yaptım. Altlı üstlü ranzada yattığım kardeşlerim, bu vatan uğruna şehadet şerbeti içti, gazi oldu. Bu ülke için zor bir hizmeti hakkıyla yapmak için gayret ettim. Sen ise böylesine cahilce bir yorum yaparak rengini zaten belli etmişsin. Senin yaşadığımız zorluklarıda anlayacak algıya sahip olmadığını düşünsemde yine de yorumluyorum. Şehadet şerbetini içmek bana nasip olmadı o dönem çok istedim. Ancak yıllarca görevim bittikten sonrada üzerimden atamadım kaybettiklerimin acısını. Neyse bunuda fazla uzatmayalım sana bu açıklamam çok bile aslında. Gelelim dış ülkenin istedikleri gibi bir millet oluştu sizin gibi demişsin. Arkadaşım önce hakkında bölümünü bir aç ve otobiyografime bak! Senin karşında çocuk yok. Bu yorumu silecektim ancak haddini aşan cümlelerin yüzünden yorumlamayı tercih ettim. 1995-2000 kuşağı ile karıştırma beni. Ayrıca onların durumunada batı özentisi olmalarınada ayrıca üzülüyorum bunuda belirtmeliyim. Sağlık sektörüne gelelim sen hiç kafanın arkasındaki ağrıdan haftalarca uyuyamayıp MR çektirmek için devlet hastanesine gidip birde gittiğin gün 2 ay sonraya randevu tekrar aldın mı? Eminim bunlarıda yaşamamışsındır. Ya aile hekimi denilen saçmalık! Saçmalık diyorum nedeni ise hiçbir halt yapmadan oturduğu yerden emeksiz, haram para kazanmalarıdır. Hiçbir sağlık sorunumu şimdiye kadar aile hekimi ile çözemedim. Ülkenin yarısı oy verdiği parti diyorsun. Bende zamanında oy veren biri olarak artık desteklemiyor ve apolitik bir insan olduğumu belirtiyorum. İnsanımızı birbirine düşüren, baba ile oğulu birbirine küstüren hiçbir yönetimin taraftarı olmayacağım. Zaten tüm bu yaptıklarının hesabını Allah katında verecekler hesabını. Ülkenin temel kaynakları, merkez bankasında ki paranın karşılığının ne olduğu, ülkedeki işsizlik oranlarını, ihracatımızın ithalatı karşılama oranlarında ki gerilemeleri, yabancı sermayenin ülkemize ne derece giriş yaptığını, özel sektöre dönüşen devlet kurumlarını, vergi oranlarında ki artışı, 3 kuruş asgari ücretide vergilerle tekrar faturalardan geri aldıklarını, sosyal haklarını savunamayacak durumda olduğunu biliyor muydun? Eminim bilmiyorsundur. Yapılanlarıda görüyorum, işlenen suçlarıda, yargının, hukukun yok oluşunuda, herşeyi görüyorum ben aslanım! Elhamdulillah at gözlüğüde takmıyorum, takmayacağım da! Siz at gözlüğü ile nefes alıp vermeye devam edin…

Bir yanıt yazın


Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.