At Gözlüğü İle Gördüğümüz Türkiye!
Ne zamandır ne kişisel, nede siyasi bir yorumda bulunmuyordum. Aslında yorum yapmak istemiyordum çünkü yorumlayasan da yorumlamasan da değişen hiçbir şey yok. Geçmişten günümüze izlenen yanlış politikaların doğurduğu sorunlardan çoğu vatandaş bi haberdi. Hala bi haber gerçi. Çoğu vatandaş ülkenin idari yönetimine öylesine güveniyor ki, yok yok yapmazlar, diyerek geçiştiriyor. Kimse ayrıntısına takılmıyor. Bugün Yunanistan’a bakıyoruz; adamların nasıl bir kriz içerisindeyken (söylentilere göre amerikanın borçları silmesi sonucunda) böylesine bir değişimin içerisine girmesi, hadi herşeyi geçtim. Milletvekillerinin altından gereksiz masraf diyerek makam arabasını alan, vatandaşa, işçiye dabıl zam yapan onları düşünen bir başbakan düşünelim. Yahu bu adamların borçlarını amerikanın sildiğini düşünelim. Hadi amerikanın komutuylada politika uyguladıklarını düşün, arkadaşım adam yine vatandaşı düşünüyor. O halkın arasında geziyor. Arkasında konvoylar boyu bir koruması yok? Kibri hiç yok. Hee rant için bi yerleri satar bişeyler yapar ona yorumum yok. Bugün yok diye yarında olmayacak anlamına gelmiyor. İdari yönetimi ele aldıklarında bizim ülke yöneticilerimiz de aynı şekilde başlamıştı. Bülent Arınç çıkıp kendi adamını satıyor, Melik Gökçek’e parsel parsel yurdumun başkentinin topraklarını sattın diyor. Arkasından bir gün sonra başbakan basın açıklaması yapıyor, dayanak olmadan böyle asılsız iddiaalarda bulunmak yanlıştır diyor. Konu kapanmıştır, diyerek konuyu kapatıyor. Kendi kendilerini bitiriyor ifşa ediyorlar ama kimsenin sesi çıkmıyor. İşin tuhaf kısmıda bu zaten. Ukranya’da bakan ve yardımcısını yolsuzluktan canlı yayında tutukluyorlar, bizim hukuk altyapısı yada yargı altyapısı diyelim bu tür konularda hep üç maymunu oynuyor. Nedeni ise aslında çok basit. Yargı tamamen onların elinde, her kolda üzerini örtebilecek adamları var. Yanlış politika diyoruz ancak daha öncede yazmıştım bu konuyu. Ülke standartlarının üzerine çıktı. Ulaşım ve sağlık konularında örnek teşkil edecek altyapıya sahibiz. Sağlık konusunda örnek teşkil derken tamamen varolan beton yığınlarından ve vatandaşın kurtulduğu hastane kuyruklarından bahsediyorum. Yoksa iş tedaviye gelince yine aynı değişen birşey yok. Haftalar süren randevu tarihleri ve hastaya karşı yetersiz ilgiden bahsediyorum.
Şimdi ülkenin mali yönetimi açısından yanlış politikalarına bakacak olursak eğer, ülkemize sığınan Suriye’lilerin Türkiye’ye maliyeti şu ana kadar 5.5 milyar dolar olmuş. Azımsanacak bir rakam değil. Kaldı ki o Suriyeliler sayesinde işverenler bayram ediyor. Bedava işçi çalıştırmanın gururu ile adamlara ekmek parası kazandırdığını düşünüyor. Normal insan gücünün üzerinde çalıştırarak asgari ücretin yarı parasına çalıştırıyorlar. Bunca yapılan masraf yine bizim gereksiz faturalardaki masraftan tutunda, ödediğimiz vergilerden çıkıyor. Haa normal kardeşim sonuçta savaştalar! Ama aynı Suriyeliler bu ülkenin esnafının dükkanını talan ediyor, hırsızlık yapıyor, gasp yapıyor, dileniyor, sokakları kirletiyor. Yok kardeşim ben böyle sığınmacılara karşıyım. Ülkeyi b*k götürüyor, trafik ışıklarında anlaşmışlar arabaların önünü kesiyorlar düğün arabası gibi nedir arkadaşım bu, neyi destekliyor? Nasıl bir politika uyguluyoruz. Az önce Yunanistan’dan bahsetmiştim. Bakanların altından alınan arabalar demiştik. Sırf gereksiz masraf diye o arabalar altından alınmıştı. Bizim devlet büyüklerimiz neler yapıyor peki, olay sadece Suriyelilerle bitmiyor tabi ki.
Gazze’nin inşası için Filistine şimdiye kadar 1.5 milyar dolar para ödenmiş. Buna karşı değilim helali hoş olsun lafım yok! Afrika ülkelerine de 3.5 doları aşmış yapılan yardımlar. Buna da eyvAllah. Türkiye geçen sene yaptığı 4.5 milyar dolarlık yardımla, dünya’da ilk 3’e giriyor amerika ve ingiltere’den sonra. Cömert bir ülkeyiz vesselam ama içe değil dışa! Cumhurbaşkanı 500 milyon dolara saray yaptırıyor Türkiye’nin dış ülkelere karşı izlenimi için. 1150 odalık bir saray. Klozet maliyetinin 600 bin lira, Altın işlemeleli bardakların tanesinin bin lira maliyeti olan bir saray. Camlar ABD’den ithal getiriliyor. Elektrik, su, doğalgaz, bahçe masrafı aylık 21 milyon lira. Senelik temizlik masrafı 104 milyon lira. İzlenim sonuçta, bunlar olacak. Daha sarayın elektrik faturasını ödeyemeyip o saray’da oturmalarıda ayrı bir komedi zaten. Ayrıca 50 odalı ilave rezidans yapılacak. Çocukları torunları ata binsin diye manej yapılacak. Taze yumurta yesin diye, bıldırcın kümesi yapılmış oh ne ala! İstanbul’da otursun diye de Vahdettin Köşkü tahsis edildi. Dolmabahçe Sarayı’nı Beylerbeyi Sarayı’nı Yıldız Sarayı’nı kullanıyor. Dört tane uçağı vardı, 185 milyon dolara yeni uçak alındı. Savarona’yla geziyor. Yahu ver parasını hiç önemli değil. Örtülü ödenekten 7 milyar lira harcadı.Dünyada görmediği yer kalmadı, 95 ülkeye gitti. 315 defa yurtdışı seyahati yaptı. 12 senedir iktidarda, 2.5 senesini yurtdışında geçirdi. Geceliği 20 bin dolarlık otellerde kalıyor, üstüne harcırah alıyor. Huber Köşkü sanırsın Abdullah Gül’ün babasının malıdır, emekli olduğundan beri orada oturuyor. Fitre 10 lira, diyanet işleri başkanına 1 milyon liraya Mercedes alındı. Devletimizin makam araçları her sene 2 milyar liralık benzin yakıyor. Milletvekillerinin odaları yenilendi, mobilyalara 4 milyon lira harcandı. Ayakkabı kutusunda para, yatak odasında kasalar yakalandı, faiziyle iade edildi. Yahu memleketim bu uyuyan millet olduktan sonra çok daha kötü faturalar, gecesinde tavan yapan dolar sayesinde çok daha beş parasız kalacak. 2 ay öncesine kadar 100 TL’nin dolar karşılığı 87 dolar iken bugün 38 dolarsa gerisini siz hesap edin. Sadece nefes alıp veriyoruz. Emeğimizin bunlar karşısından bir anlamı yok. Yine doğalgaza, elektriğe, suya bindiriyorlar faizi, Bindirin anasını satayım ne olacak ki vatandaş sizden zengin nede olsa. Hepsini geçtim. Geçen çok güldüm. CHP emeklilere bayramda iki maaş ikramiye vereceğini açıklamış. Herkesin bir politikası var seçilirse uygulamaya çalıştığı. Şu bir gerçek ki gelen de geçen de bi Ecevit tanırım onun dışında hepsi soyguncu çıktı. “Adam kim, yiğit kim” denilen Ahmet Kiziroğlu’nun başbakan olmadan önce oturduğu villaya, aylık 46 bin lira kira ödeniyordu. Aynı Ahmet, Kılıçdaroğlu’na Kimin cebinden veriyorsun? Nasıl veriyorsun? Nereden bulacaksın bu parayı? Gelecek nesillerin mirasını mı harcayacaksın? diyormuş. Ulan bu kadar pişkinlik olamaz be arkadaşım. Ulan bari konuşma ya! Yediklerinizin yanında milleti eleştirmeyin. Tamam Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı konuda ayrı bir gülünç konuda bari sen konuşma be arkadaşım! Yazdıklarımdan kesinlikle CHP taraftarı olduğum anlaşılmasın! Kesinlikle böyle birşey söz konusu değildir. Ha partiyi kötülediğimden de bu ayrıntıyı paylaşmıyorum. Sadece o partiyi hak eden yöneten bir genel başkana sahip değiller ve bende zaten taraftarı biri değilim ondan belirtiyorum. Biz yine din kardeşlerimizden, mazlumdan, haktan yana olacağız. Gerisi teferruat…