Gelişen Türkiye’min Uyuyan Halkı!

Öylesine acınası bir durum ki ülkemizin hali zannediyoruz ki herşey yerli yerinde duruyor ve Türkiye gelişmeye devam ediyor. Türkiye gelişiyor özelleştirilen onca kurumun ve parsellenen rant için pazarlanan topraklarımızı saymazsak. Özelleştirmeler sayesinde ülkemizin kalkındığını ve IMF denilen zillet’ten kurtulduğumuzu belirtiyor birileri. Evet IMF borcumuz bitti Türkiye katlanması güç bir yükten kurtuldu değilmi. Bilgi çağı zırvalarına insanların yaşadığı ve yeni bir neslin büyüdüğü bir dönemdeyiz.

Bilgi dolu beynini ipotek ettirmiş nesiller

İnsanımız git gide ahmaklaştığını birçok makalemde belirtmiştim. Bu sorun bundan sonra değiştirmesi güç bir gerçek. Beynimizi ipotek ettirmiş, at gözlüğümüzüde takmışız ohooo mis hayat! Mücadeleyi biz verirken, kazananlar her zaman siyasetin içerisinde masumane görünen hükümetlerdir. Yıl 2014 olmuş sen hala başını sokacak bir ev almak için ömrünün 10 senesini ipotek ettiriyor ve yok pahasına mücadele ediyorsan sen kaybediyorsun demektir. Efendi! Önceden insanlar kirada oturuyordu kimse ev sahibi olamıyor du. Bak şimdi herkes en azından ev sahibi oluyor diyenler vardır içinizde eminim. Tamam eyvAllah ev sahibi oluyorlar peki geçen koca 10 senenin içerisinde ölmeyeceğinin garantisi varmış gibi davranan varmı yani öyle bir garantisi olan. Vergiden alınanları bir kenara koyduğumuzda devlet bir de cebinde kalan diğer emeğine elini uzatıyor. Bana bu sistem içerisinde pek akıllıca gelmiyor 10 koca seneyi bir göz eve bağlamak. Ama ben alırım arkadaş diyorsan, Allah kolaylık versin tabi herkesin kendi görüşü yorumlayamam. MSerdarK sayesinde haberdar olduğum ekonomi üzerine şahane bir Güven Sak yazısı okumuştum. Haddim olmayarak derlediğim ekonomik bir kaç göstergeyi paylaşmak istiyorum. İnternetten yapacağınız araştırmalar neticesinde elde edebileceğiniz bazı verilerden oluşuyor. Umut verici kısımlarını her seferinde siyasilerin ağzından duyuyoruz zaten. Şimdiye kadar pek duymadığınız kısımları kısımlara yer vermek istiyorum. MSerdarK‘nın da yaptığı araştırmalardan derlediğim kısmı ile birlikte isterseniz gelin gelişen Türkiye’mizi birlikte inceleyelim.

• 2013′ün ilk 6 ayında 3,1 milyar lira bütçe fazlası vardı. 2014′ün ilk 6 ayında bütçe 3,4 milyar lira ‘açık verdi’.
• (Haziran) 2013 ile kıyaslandığında dahilde alınan KDV %21,7 ithalde alınan vergi %19,4 ve kurumlar vergisinde %87,1 gerileme var.
• 2014′ün ilk 7 ayına ait nakit açığı 24 milyar 284 milyon lira (geçen sene bu rakam 15 milyar 34 milyon liraydı. Yani açığımız %61,52 oranında büyümüş).
• Geçen ayki torba yasayla affedilen ödenmemiş vergi, sigorta ve prim tutarı 100 milyar lirayı geçiyor.
• 2013 yılı kuruna göre son 11 yılda yıllık toplam milli gelirimiz 680 milyar dolar.
• Aynı dönemde büyüme oranımız ortalama %5. Cari açığımız %5,3.
• Özetle her yıl milli gelirimiz 34 milyar dolar atmış ama yine her yıl ortalama 36 milyar dolar cari açık vermişiz.

Son zamanlarda sürekli olarak tekrarlanan merkez bankasının kasasında ki paralar öyle bilindiği gibi kullanılabilir bir para değil. Tüm borçların teminatı olarak bankalarda tutuluyor. Ancak tabi kimse işin bu boyutunu bilmiyor. Merkez bankamızda para var diyerek ona güveniyor herkes. O işler öyle yürümüyor işte! Hangi siyasetçinin sevdalısı olursanız olun umrumda değil açıkcası görüşümü ifade eden tek bir siyasetçi tanımıyorum artık! Ha olursada bunu ifade etmekten de çekinmeyeceğimi belirtmek isterim.

Ömrünü emeğini borçlara bağlamış Türk insanı

Bi rahatlıyoruz aslında cebimizde kredi kartı olunca herşeyi alıyor ancak çoğu zaman nasıl ödeneceğinin hesabını yapmıyoruz. Ömrünü kredi, kredi kartı borçlarına adayarak her istediğimizi alıyor ve sonucunda mutlu olacağımızı düşünüyoruz. O sahte mutlulukların ne yazık ki kötü yanı iktisat sahibi olmadığımız için çektiğimiz çileler.

Nasıl olsa öderim!

Borç yiğidin kamçısıdır diyerek yaptığımız tüm savurganlıklar bize pişmanlık olarak geri dönüyor çoğu zaman. İhtiyaçımız olmayan şeyleri aldığımızda, günü geldiği zaman ihtiyaçımız olan şeyleri satmak zorunda kalıyoruz. Peki kaç kişi bundan ders çıkarıyor? Bence pek akıllanacağımızı düşünmüyorum. Hani ben de bazen yapıyorum bunu yapmıyor değilim de suyunu çıkarmıyorum. Geçenlerde kanal 7’de komikte olsa kısa filmlerinden birini izlemiştim. Eşek yükü ile alışveriş yapan bir iş kadını ve evini geçindirme çabası ile anası ağlayan bir adam vardı başrollerde. Kadın o kadar kaptırmış ki kendini her önüne geleni alıyor nede olsa öderim düşüncesi ile. Sonuç itibariyle bu kadın muhasebeci ve şirketinin kasasına el uzatacak kadar aciz duruma düşüyor. Neyse bu garip filmi neden özetlediğime gelecek olursam. Yine rant kavgası ve insanları kapitalist düzenle zehirleyen avm’ler ve bunlara sebep olan ruhsat veren belediyeler yüzünden bu haldeyiz.

Avm’lere karşımıyım hayır ancak kesimlere göre hareket etseler en azından insanlar bu kadar borç batağında olmazlar diye düşünüyorum. Neyse bu benim şahsi fikrim son kısım ile konuyu amacından saptırmış olabilirim ama paylaşmak istedim. Umarım tehlikenin farkına varabiliriz..